Yakınlarda gazetelerde yayınlanan bir haber bana tekrar  Türk medyasının, Türkiye’ye çalışma amacı ile gelen kadınları nasıl sadece kısıtlı birkaç anlatı üzerinden görmeye inat ettiğini hatırlattı.  Bu haber vesilesi ile hızlıca bu anlatıların üzerinden gidelim:

Öncelikle iki ana başlığımız var: Suç bağlantılı haberler ve işçi olarak göçmen kadınlar:

Suç temalı haberler de iki ana başlık altında yoğunlaşıyor:

1) Zorla tutulan, kandırılan, seks kölesi yapılan kadınlar: Bu varolan anlatılar arasında en eskisi, bir klasik. “Kadınlar kendi istekleri, biliçleri ile göç etmeyi beceremezler ama pek çok zaman şiddete uğrar, kurban durumuna düşerler” temasının binbir yorumu.

2) Hırsızlar:  Türkiye’ye her nasıl ise gelmiş, ama yanında çalıştığı patronunun zenginliğine göz dikmiş, çalıp çırpıp sonra da kaçmaya çalışan kötü niyetliler. Neyse ki güvenlik güçlerimiz buna izin vermez, onları bulur derhal yakalar, kötüler de hakettikleri cezayı çekerler.

Bu iki hikaye göçmen kadın işçiler üzerinde yapılmış haberlerin belki de %90′ını oluşturur. Ama haksızlık etmeyelim, göçmen kadınları göçmen ve işçi olarak görebilen haberler de yapılmıyor değil.  O tür haberleri de kendi içlerinde şöyle ayırmak mümkün:

3) Amele pazarları: Laleli’deki birkaç otoparkta iş bekleyen kadınların “inanılmaz” hikayeleri. “Hiç çocuk bakıcısı amele pazarında iş bekler mi?”, ya da “Kadın aslında doktormuş, kalkmış buraya bu işi yapmaya gelmiş, vay be” alt metinli çeşitli haberler.

4) Ermeniler:  Türkiye’nin alicenaplığı, “düşmanı” ile bile ekmeğini paylaşmaya hazır oluşunu anlatan, “aslında onlar burayı oradan çok seviyorlar, ah işte Türk’ün gücü” temalı hikayeler.

Bunlar dışında bu konuda bir haber gören beri gelsin!